Selektif lazer trabeküloplasti (SLT) glokom tedavisinde yeni uygulanmaya başlamış bir teknolojidir. Açık açılı glokomlarda primer tedavi olarak uygulanabileceği gibi mevcut ilaç tedavilerine ilave olarak uygulanabilmektedir. Q-anahtarlı, frekans katlamalı Nd:YAG lazer ile trabeküler bölgenin tedavi edildiği bu yöntemde çok kısa süreli atımlarla uygulanan lazerin hedefi trabeküler hücrelerin melanin içeriğidir. Bu nedenle komşu pigmentsiz hücreler ve yapılarda kollateral termal hasar olmamaktadır. Gerek kısa gerekse uzun dönem çalışmalar SLT’nin en az argon lazer trabeküloplasti kadar etkin ve güvenilir bir yöntem olduğunu göstermiştir. Primer tedavide etkinlik ilaç tedavisi ile (monoterapi) benzer görünmektedir. SLT trabeküler ağda hasar yapmama özelliği nedeniyle daha güvenilir olma ve tekrarlanabilirlik gibi iki teorik avantajı taşımaktadır. Ancak tekrarlanabilirliği halen uzun süreli klinik çalışmalarla desteklenmeyi beklemektedir. Ayrıca psödoeksfoliatif glokom ve pigmenter glokomda etkinliği ve optimum tedavi için açının ne kadarının tedavi edilmesi gerektiği konuları henüz araştırılması gereken konular olarak görünmektedir.
GİRİŞ
Laser trabeküloplasti 1980’li yıllardan bu yana primer ve sekonder açık açılı glokomda hem primer tedavide, hem de okuler hipotansif ajanlarla kombine olarak kullanılmaktadır. Laser trabeküloplastinin avantajları ayaktan yapılabilmesi, göz içi basıncını (GİB) kontrol etmek için hasta uyumuna ihtiyacın azalması, komplikasyonlarının azlığı, tekrar edilebilir olması, aynı anda iki göze yapılabilmesi, topikal anestezinin yeterli olması ve yüksek cerrahi risk taşıyan hastalarda uygun olmasıdır.[1]
Glokom tedavisinde laser trabeküloplasti ilk olarak Wise ve Witter’in 1979’da argon laser kullanarak tarif ettiği teknikten sonra yaygınlaşmıştır.[2] Argon laser trabeküloplasti (ALT) olarak bilinen bu yöntemde trabeküler ağda oluşturulan laser yanıklarının etkisiyle humör aköz drenajı artmakta ve GİB düşmektedir. Diod laser trabeküloplasti ise (DLT) McHugh ve ark. tarafından 1990 yılında GİB’nı etkin olarak düşüren bir yöntem olarak bildirmiştir.[3] DLT, ALT ile benzer sonuçlar vermekle birlikte çok yaygınlaşmamıştır.[4-6]
ALT uygulamaları uzun dönemde etkisinin azalması[7,8], üveit, periferik anterior sineşi gibi komplikasyonları, trabekülektomiden sonra tenon kisti oluşumu riski,[9-12] tekrarlanması halinde başarı şansının düşük olması, yeni ve etkili antiglokamatöz ilaçların piyasaya verilmesi gibi nedenlerden günümüzde eskisi kadar rağbet görmemektedir.
Lazer trabeküloplastide yeni bir yaklaşım ilk kez 1995’te Latina ve Park’ın[13] tanımladığı selektif lazer trabeküloplastidir (SLT). Geleneksel ALT uygulamalarında trabeküler ağın fotokoagulasyonu pigmentli trabeküler hücrelerden ışınlama alanı içindeki çevre dokulara ısı yayılmasıyla sonuçlanır. Bu termal fotokoagulasyon etkisi lokal olarak ve komşu alanlarda hasar yaratmaktadır.[14] Q-anahtarlı, frekans katlamalı Nd:YAG lazer kullanılan SLT tekniğinde ise lazer seçici olarak pigmentli trabeküler ağ hücrelerini hedeflemekte ve komşu pigmentsiz hücreler ve yapılarda kollateral termal hasar oluşturmamaktadır. Bu makalede glokom tedavisinde güncel bir yaklaşım olan SLT literatür ışığında tartışılacaktır.
SELEKTİF LAZER TRABEKÜLOPLASTİ
Etki mekanizması:
SLT’de hedef melanin pigmentidir. “Selektif fototermolizis” termal hasarın hedefte yani melanin pigmentiyle kısıtlı kalmasıyla gerçekleşir. Bunun için melaninin termal relaksasyon zamanından daha kısa süreli atımı olan spesifik bir dalga boyundaki lazerin kullanılması gereklidir. Böylece sadece pigmentli trabeküler doku tedavi edilmekte ve nonpigmente komşu alanlarda termal hasar olmamaktadır.[13] SLT, 400 μm spot büyüklüğü sağlayan, frekans katlamalı (532 nm), Q anahtarlı, Nd:YAG lazer ile gerçekleştirilmektedir. Histolojik olarak SLT’nin koagulasyon hasarı yapmadığı gösterilmiştir.[14,15]
SLT’de atım süresinin çok kısa olması (3 nanosaniye) ve hedef melanin pigmentinin ısı relaksasyon süresinin çok kısa (1 mikrosaniye) olması bu uygulamada çevre dokulara hasar verilmesini engellemektedir.
SLT trabeküler ve endotelyal hücrelerde proliferasyonu, sitokinlerin salınımını, makrofajları ve fagositozu uyarır. Makrofajların migrasyon ve fagositoz fonksiyonlarının artması trabeküler ağdan debrileri uzaklaştırmakta ve sağlıklı trabeküler doku oluşumunu biyolojik olarak uyarmaktadır. Böylece dışa akım artar ve GİB düşer.[16]
Lazer ve parametreleri:
SLT’de kullanılan lazer kaynağı Q-anahtarlı , frekans katlamalı Nd:YAG lazerdir (dalga boyu 532 nm). Lazer bir biyomikroskoba monte edilerek kullanılır. Süre 3 nanosaniye, spot büyüklüğü sabit olarak 400 μm, enerji 0.60 mJ-1.50 mJ, hedef ışın diod veya helyumneon lazerdir.[17-19]
Hasta Seçimi ve Endikasyonlar: [16-19]
a- Primer açık açılı glokomda primer tedavi olarak veya mevcut ilaç tedavisine uyum göstermeyen veya lokal/sistemik tolerans problemi olan hastalarda, veya maksimal medikal tedaviye yeterli yanıt alınmayan hastalarda adjuvan tedavi olarak,
b- Oküler hipertansiyonda glokom gelişme riski yüksek ise ve ilaç kullanılmaksızın GİB kontrolü sağlanması istendiğinde,
c- Daha önce ALT uygulanmış ve etkinin yetersiz kaldığı hastalar,
d- Pigmenter ve pseudokesfoliatif, afak ve pseudofak glokom gibi sekonder glokomlarda, juvenil ve düşük tansiyonlu glokomlarda değişik başarı oranları ile kullanılmıştır. İnflamatuar glokomlarda SLT ile kısmi başarı bildirilmiştir.
e- Hamile ve genel durumu düşkün hastalarda sistemik yan etki olmaksızın GİB’nı düşürmede kullanılabilir.
f- İntravitreal triamsinolon uygulamasını takiben gelişen persistan GİB yükselmelerinde SLT’nin etkili olduğu bildirilmiştir.[20]
Kontrendikasyonlar:
[16-18]
a- Kooperasyon kurulamayan hastalar
b -Ortamların bulanıklığı
c- Trabeküler sistemin görülemediği durumlar işlemi imkansız kılabilir.
d- Çok ileri evrede glokom, pediatrik glokom gibi lazer trabeküloplastinin yetersiz kalabileceği durumlarda da SLT uygun değildir.
Uygulama:[16-19]
a- İşlemden hemen önce göze topikal anestezik etkili bir göz damlası damlatılır ve hasta lazerin bağlı olduğu biyomikroskoba oturtulur.
b- Lazer enerjisi genelde 0.70 mJ ile 1.10 mJ arasında seçilir
c- Uygulama sırasında kullanılan lensler: Latina SLT lensi veya Goldmann’ın 3 aynalı lensi hastanın gözüne takılarak trabeküler sistem görünür hale getirilir.
d- Hedef ışın trabeküler ağın pigmentli bölümüne odaklanır. Spot büyüklüğü tüm anterior-posterior trabeküler ağı ışınlayabilecek kadar büyüktür (400 μm).
e- Birbiriyle örtüşmeyen 50-70 spot 180 dereceye (veya aynı seansta 100-120 spot 360 dereceye) uygulanır. İlk seansta 360 derecelik uygulamalar etkili olmakla beraber, özellikle açının yoğun pigmentli olduğu olgularda postlazer GİB piki riski taşıyabilir. Bu nedenle çoğunlukla ilk olarak 180 derece tedavi edilmekte, gerekirse ikinci bir seansla tedavi 360 dereceye tamamlanmaktadır.
f- İşlem sırasında açı bölgesinde belirgin solma ve kabarcık oluşumu vb bulgular gözlenmez. Belirgin kabarcık görülmesi halinde enerji 0.1 mJ’lük basamaklarla düşürülüp “şampanya köpüğü” görünümü elde edilmesi beklenir ve tedaviye bu enerji düzeyi ile devam edilir. Komşu lazer spotları birbiri ile örtüşmemelidir;bu konu bir sonraki atışın nereye yapılacağı konusunda uygulayıcının tecrübeli olması gerektirdiğinden eleştiri almıştır, ancak genellikle deneyimle bu konu çözümlenebilmektedir.
g- İşlemden hemen sonra bir damla %1’lik apraklonidin veya %0.2’lik brimonidin göz damlası uygulanır.
h- İşlem hastalar tarafından çok rahat tolere edilmektedir ve sadece hafif bir rahatsızlık hissi oluşmaktadır.
Komplikasyonlar:
a- Lazer Sonrası GİB yükselmesi: Özellikle tek oturumda 360 derecelik uygulamalarda GİB artışı 180 derecelik uygulamaya göre daha barizdir. GİB yükselme oranı %10-%24 olguda bildirilmiştir.[21,22] Bu yükselme ilk 2 saatte pik yapmakta, 24 saatte normale dönmektedir. SLT sonrası birinci saatte 5 mmHg’den fazla GİB artışı %11, 2-5 mmHg arası artış oranı %7 olarak bildirilmiştir.[23] Trabekulumda çok yoğun pigmenti olan, birden fazla ilaç kullanan ve önceden ALT yapılmış gözlerde belirgin post lazer GİB artışı riski olduğu bildirilmiştir.[24]
Kendi klinik uygulamalarımızda SLT’den hemen sonra profilaktik olarak 1 damla brimonidin göz damlası uygulamakta ve 1. saatte GİB kontrolu yapmaktayız. Tek gözlü hastalarda ve ileri evre glokom varsa lazerden hemen sonra bir adet oral asetozolamid tablet vermekteyiz. Klinik tecrübelerimize göre 180 derecelik SLT sonrasında 1. saatte genelde 2-4 mmHg’lik GİB artışı olmaktadır;bir olguda 10 mmHg’lik GİB artışı gözlenmiştir.
b- İnflamatuar reaksiyon: İşlem sonrası ilk 24 saatte ön kamarada %80 oranda hafif-orta düzeyde inflamatuar reaksiyon olmaktadır. Persistan ön kamara reaksiyonu bildirilmemiştir.[17] Kliniğimiz uygulamalarında da 2-3 gün süreli orta düzeyde üvetik reaksiyon gözlemekteyiz;hastalarımız bu sürede hafif düzeyde kızarıklık ve fotofobi tanımlamaktadır.
c- Hifema: Çok nadir olup, neovaskülarizasyon olmadan görülebilir. Problemsiz sonuçlanır ve GİB kontrolüne olumsuz bir etkisi olmaz.[25] Kliniğimiz uygulamalarında da açıda neovaskülarizasyon olmayan bir olguda SLT sırasında minimal hifema geliştiği görüldü;bu olguda hifema seviye vermeksizin bir günde rezorbe oldu.
Lazer sonrası tedavi:
a- Hastanın ilk birkaç saat içinde GİB yükselmesi açısından izlenmesi tavsiye edilmektedir. Profilaktik olarak uygulanan brimonidin veya apraklonidin lazer sonrası belirgin GİB artışını genellikle engeller. Gerekirse oral karbonik anhidraz inhibitörü verilebilir.
b- Bazı uygulayıcılar lazer sonrası dönemde üç-yedi gün boyunca topikal steroid veya non-streoidal antiinflamatuar ilaçlar 4x1/gün önermektedir. Diğer yandan tedavinin etkinliğinin belirgin olması için immun yanıtın fazla baskılanmaması gerektiği, steroidlerin yalnızca kısa süreli kullanılmasının veya tercihan nonsteroidal antiinflamatuar (NSAI) damlaların kullanılmasının işlemden beklenen etkiyi daha belirgin ortaya çıkaracağı iddia edilmiştir.[17,26] Daha yeni bir yaklaşım ise lazer sonrası dönemde immun yanıtı baskılayan hiçbir ilaç kullanılmamasıdır. Lazer sonrası dönemde hastanın kullanmakta olduğu antiglokomatöz ilaçlara aynen devam etmesi istenir.[17-19] Biz de SLT uygulamalarımıza ilk başladığımız dönemlerde lazer sonrası florometalon veya NSAI göz damlasını 4-5 gün süreyle kullanmaktaydık;şu anki yaklaşımımız hiçbir antiinflamatuar ajanın kullanılmaması yönündedir ve bu uygulamayla hiçbir sorunla karşılaşılmamıştır .
Etkinlik:
a- Etkinlik değerlendirilmesi: Tedavi sonrası yaklaşık 1 ay sonra etkinlik değerlendirilir ve bu aşamada eğer uygunsa kullanılan okuler hipotansif ajanları azaltmak mümkün olabilir. Etkinlik bazı olgularda ilk günde görülürken, yaklaşık %10 olguda 4-12 haftaya uzayan geç yanıtlar da olabilir. Kendi klinik uygulamalarımızda hastalarımızı 1. gün, 1. ay ve 3. ayda kontrola çağırmaktayız ve etkinliğin olup olmadığının 1. ayda belirginleştiğini düşünmekteyiz. Johnson[27] lazer sonrası 2. hafta muayenesinde iyi yanıt alınması ve o hasta için hedefe ulaşılması halinde 4. hafta muayenesinin atlanıp hastanın 3. ayda görülmesinin yeterli olacağını bildirmiştir. Ancak bu yaklaşım santral fiksasyonu tehdit altında olan ileri evre glokomlarda uygun değildir.
b- Etkinliği belirleyen faktörler:
Tedavi edilen açı miktarı: Açıda en az ne kadar bir sahanın tedavi edilmesi gerektiği halen tartışmalıdır. Nagar ve ark[29] 90º ve 180º ile 360ºlik uygulamaları karşılaştırdığında 360 derecelik uygulamayı daha başarılı bulmuştur. Chen ve ark. ise 90 dereceye uyguladıkları 25 spot ile 180 dereceye uyguladıkları 50 spot ile aynı etkinin elde edildiğini bildirmiştir.[30]
Bugün genel olarak kabul görülen en az 180 derecelik uygulamadır. Özellikle OHT veya monoterapiyle kontrollü bazı olgularda 180 derecelik tedavi yeterli gelebilmektedir ve her olguya 360 derecelik tedavi şart değildir.
Kliniğimizde yaptığımız bir analizde 180 derece tedaviyle ortalama 3.2 mmHg’lik GİB düşüşü elde edilen 18 gözlük bir grupta, tedavinin 360 dereceye tamamlanmasıyla bazal GIB’ndan ortalama 5.8 mmHg düşüş elde edilmiştir; 360 derecelik uygulamaların GİB’nı daha etkin düşürme potansiyeli göz önünde bulundurularak, 180 derecelik tedaviye yanıt veren hastalarda 2-4 hafta sonra geri kalan 180 derecelik kadranın tedavisinin yapılması başarıyı artırmaktadır.
Pigmentasyon düzeyi: SLT her ne kadar trabekülumdaki pigment granüllerini selektif olarak hedeflese de klinik olarak görülen trabeküler pigmentasyon düzeyinin etkinlikteki rolü çok net değildir. Genel olarak etkinliğin trabeküler ağın pigmentasyonundan bağımsız olduğu iddia edilmektedir.[26,31] Nitekim trabeküler pigmentasyonun daha fazla olduğu toplumlarda SLT ile alınan klinik yanıt pigmentsiz gözlerle benzer bulunmuştur.[21] Diğer yandan pigment düzeyiyle başarı arasında ilişki bulunduğunu bildiren yazarlar da olmuştur.[30]
Diğer: Yaş, ırk, glokom tipi, satral kornea kalınlığı ve glokom risk faktörlerinin etkinliği belirleyici olmadığı bildirilmiştir.[28]
c- Kısa dönemde etkinlik: SLT’nin etkinliğini ilk olarak 1998’de Latina ve ark.[22] %70 yanıt oranı ve %23.5 GİB (yaklaşık 6 mmHg) düşüşü ile göstermiştir. PAAG’u olan 53 hastaya 180 derecelik SLT tedavisi yapıldığında 6. ayda %70’inde 3 mmHg’lik GİB düşüşü saptanmıştır. Daha sonraları diğer araştırıcılar 6-12 aylık takiplerde 3.9-8.0 mmHg (%17.4-%35.1) GİB düşüşü bildirmiştir.[15,32-34] SLT ile ilgili en başarılı sonuçlardan biri Lanzetti ve ark. bildirdiği 6. haftada ortalama %39.9’luk GİB düşüşüdür.[35]
SLT antiglokomatöz tedavi ile kontrol altında olan PAAG ve eksfoliatif glokomlu olgularda 6 ayda %97 olguda, 12 ayda %87 olguda kullanılmakta olan ilaçların azaltılmasını sağlamıştır.[36] SLT uygulamaları ile ilgili en başarısız sonuçları Song ve ark. bildirmiştir.[37] Bu yazarlar antiglokomatöz tedavi ile hedef GİB’na ulaşılamamış hastalarda SLT uyguladıklarında başarısızlık oranını bir yılı geçen takip sonunda %68-74 olarak bildirilmiştir. Bu seri multipl ilaçla maksimal medikal tedavide olan ve ortalama prelazer GİB düşük (17 mmHg) olan olgulara 180 dereceye 25 şut gibi minimalist SLT uygulandığı için başarısız bulunmuştur.
d- Orta vadede etkinlik: Kaulen 460 gözlük serisinde 2 yıl sonunda GİB’nın %23.3 düşüş gösterdiğini ve başarı oranının %80 olduğunu bildirmiştir.[38] Primer olarak SLT uygulanan hastalarda yaklaşık %75 oranda 2.5 yıl süreyle etkinlik korunmuştur.[29]
e- Uzun dönem etkinlik: Gracner ve ark. SLT yapılmış hastalarında ortalama olarak 3. yılda %25, 4. yılda %23, 5. ve 6. yıllarda %22’lik GİB düşüşü olduğunu bildirmektedir.[39] Benzer şekilde Weinand’ın[40] serisinde GİB bazalden ortalama olarak 1. yılda %24, 2. yılda %27, 3. yılda %24, 4. yılda %29 düşüş göstermiştir. Juzych ve ark.’nın[41] 41 gözlük serisinde başarı oranı ilave ilaç veya cerrahi gerekmeksizin en az 3 mmHg’lık GİB düşüşü olarak tanımlandığında 1, 3 ve 5 yılda sırasıyla %58, %38 ve %31 olmuştur. Yukardaki rakamlardan görüleceği üzere başarı oranı giderek azalsa da SLT uzun süre etkisini koruma potansiyeline sahiptir.
f- Etkinliğin devamı: SLT’nin etkinliği tıpkı ALT’de olduğu gibi zamanla azalmaktadır. Farklı başarı kriterleri olan bazı merkezlerin çalışmalarında başarı 6. ayda %68-92 arasında değişmekteyken,[22,39,42] 1 yılda %52-98,[21,23,26,39,41] 2 yılda %88, 3 yılda %52-76 olarak bildirilmiştir.[41] Gracner ve ark. 72 aylık takip sonunda GİB’nın 12., 24, 36., 48, 60. ve 72. aylarda sırasıyla %24.0, %25.5, %25.1, %23.1, %22.6 ve %22.8 düştüğünü belirlemişlerdir.[39] Survey analizi ile başarı oranı 1. yılda %94, 2. yılda %85, 3. yılda %74, 4 yılda %68, 6. yılda 59 %olarak belirlenmiştir. SLT başarılı bir tedavi şansı sağlamakla beraber etkinliği zamanla azalmaktadır.[39] Benzer şekilde Weinand’ın uzun süreli takibinde survey analizi ile başarı oranı 1. yılda %60, 2. yılda %53, 3. yılda %44 ve 4. yılda %44 olarak belirlenmiştir.[40]
g- Primer SLT-ilaç etkinliği karşılaştırması:
SLT’nin daha önce hiç tedavi edilmemiş gözlerde primer olarak uygulanması konusunda yapılan çalışmalar etkinliğin antiglokomatöz tedavi ile benzer olduğunu göstermiştir. Lai ve ark. SLT ve ilaç tedavisini birebir karşılaştırdığı çalışmada SLT ile 5 yıl içinde ilaç ile benzer etki elde edildiğini ve daha az ilaç kullanımı ile sonuçlandığını bildirmiştir.[21] Nagar ve ark. 360 derece primer SLT yapılan gözlerin %60’ında %30 ve üzerinde GİB düşüşü tespit etmiş ve böylece latanoprost monoterapisinden farksız etki elde ettiklerini bildirmiştir.[29] Benzer şekilde Melamed ve ark[23] ilk tedavi olarak SLT uyguladıkları gözlerde ortalama %30’luk GİB düşüşü bildirmiştir. Lai ve ark. ise aynı hastanın bir gözüne primer olarak SLT, diğer gözüne antiglokomatöz ilaç başladıkları olgularında GİB düşüşü açısından arada anlamlı fark bulmamıştır (sırasıyla %32 ve %33).[21] McIlraith ve ark. yeni teşhis almış açı açılı glokom ve OHT olgularında primer SLT ile 1. yılda %31, latanoprost ile %30.6’lık GİB düşüşü elde etmiştir.[26]
SLT ile farklı merkezlerden yapılmış 2005 yılına ait çalışmalar analiz edildiğinde SLT’nin GİB’nı %14-39.9 arasında düşürdüğü bildirilmiştir.[16] Bu da SLT’nin monoterapi ile benzer etkinliği sağladığını göstermektedir.[26,29] Ancak SLT’nin ikli veya üçlü kombine ilaç tedavi etkinliğini göstermesi de beklenmemelidir. Kendi klinik uygulamalarımızda da tek bir antiglokomatöz ajan ile tedavi endikasyonu olan açık açılı glokom veya OHT olgularında SLT’yi tavsiye etmekteyiz. Halen devam etmekte olan çok merkezli SLT/MED çalışmasının primer SLT etkinliğinin modern antiglokomatöz ajanlarla kıyaslanması açısından kıymetli bilgiler vermesi beklenmektedir.
h- Önceden ALT yapılmış gözlerde etkinlik: SLT daha önce ALT uygulanmış gözlere de uygulanabilmektedir. Daha önce ALT yapılmış gözlere SLT yapıldığında önceden hiç lazer uygulanmamış gözlerle benzer sonuçlar alınmıştır.[22,30] ALT sonrası SLT yapılmış 27 gözlük bir seride 1 yıl sonunda bazal GİB’dan %19.3’lük bir düşüş elde edilmiştir;[43] aynı yazarların uygulamasında primer SLT %23, primer ALT %24’lük ise GİB düşüşü sağlamaktadır.
i- Önceden ilaç kullanmakta olan gözlerde etkinlik: Song ve ark. önceden hiçbir tedavi almamışlarda SLT başarısının daha yüksek, kombine ve maksimal tedavi alanlarda ise daha az olduğunu bildirmiş ve SLT’yi primer olarak önermişlerdir.[37] Hatta bazı uygulayıcılar tüm ilaçları kesip, ilaç etkisinden arındıktan sonra SLT uygulamasını daha etkili bulduklarını bildirmektedir. Bu kanı kesinleşmediğinden biz klinik uygulamalarımızda hastalarımıza mevcut tedavileri devam ederken SLT tedavisi uygulamaktayız.
SLT’de eğer hasta aynı anda humör aköz salgısını azaltan bir antiglokomatöz ilaç kullanıyorsa GİB düşürücü etkinin daha belirgin olarak ortaya çıktığı, eğer hasta aynı anda aköz dışa akımını artıran bir ilaç kullanıyorsa (örneğin prostaglandinler) SLT etkisinin çok belirgin olmayabileceği düşünülmüştür.[37] Ancak karşı bir görüş de tam aksine SLT öncesi ve SLT’den sonraki 1 ay içinde prostaglandin analoğu kullanımının, kullanmayanlara oranla başarıyı artırdığını bildirmiştir.[44]
j- Pseudofakide etkinlik: Pseudofak ve fakik olguların SLT sonrası 1 yıl ve 2 yıl süreyle izlendiği iki farklı seride GİB düşüşü ve kullanılan ilaç sayısında azalma bakımından iki grup arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. SLT pseudofakide GİB’nı düşürmede en az fakiklerdeki kadar etkin ve güvenli görünmektedir.[45,46] .
k- Diğer gözde (cross-over) etkinlik: Latina[22] ve McIlraith[26] SLT yapılan kişilerin diğer gözlerinde de ılımlı (%10 civarında) bir GİB düşüşü saptamışlardır. Bu ilginç durum SLT’nin biyolojik teoriyle uyumlu olarak etki ettiğini desteklemektedir.
l- Diğer: SLT etkinliğini inceleyen ilginç bir çalışmada diurnal/uyanık ve nokturnal GİB takibi yapılmıştır. Bu çalışmada SLT’nin GİB’nı nokturnal periyodda uyanık periyoda göre daha iyi kontrol ettiği kanıtlanmıştır.[47]
SLT-ALT KARŞILAŞTIRILMASI
Lazer trabeküloplastinin GİB düşürücü etkisi dışa akımın artması ile olmaktadır;ancak kesin mekanizmalar bilinmemektedir. Önerilen mekanizmalar mekanik, biyolojik (hücresel) ve hücre bölünmesi teorilerdir.[48] Mekanik teoriye göre, trabeküler ağın fotokoagulasyonuyla lameller yapıda oluşturulan yüzeysel yanıklar gerilerek tedavi edilmemiş komşu alanlarda intertrabeküler boşluklar genişlemekte ve dışa akımı artırmaktadır. Mekanik teori ALT’nin bir etki mekanizmasıdır.[48,49] Biyolojik ve hücre bölünmesi teorilerine göre aköz dışa akımında artış hücre bölünmesi, trabeküler hücrelerin fagositik aktivitesinin artmasına ve ekstraselüler matriksin remodelajına bağlıdır. Bu mekanizmalar hem ALT hem SLT için geçerli görünmektedir.[23,48,50,51].
SLT ilk kez 1995’te tarif edilmiş yeni bir tekniktir. SLT ALT’den 80-100 kat daha az enerji gerektirmektedir. Histolojik çalışmalar ALT’nin hücre nekrozu ve trabeküler yapıların parçalanması şeklinde koagulatif hasar oluşturduğunu göstermiştir.[50,52] İnsan kadavra gözlerinde yapılan diğer bir histolojik çalışma ise SLT’nin trabeküler ağda koagulasyon hasarı yapmadığını ve ALT’den daha az yapısal hasar oluşturduğunu göstermiştir.[14] Ultrastrukturel incelemeler aslında hem ALT hem SLT’nin trabeküler yapılarda hasara yol açtığını, ancak hasarın SLT ile daha az olduğuna işaret etmektedir.[15] Bu çalışmalar SLT’nin pigment içeren endotel hücrelerinde mekanik ve termal etki olmaksızın oluşturduğu hasarın dışa akımı artırmak için yeterli olduğunu göstermektedir. Bu da SLT’nin hücresel yolla, makrofajların migrasyon ve fagositoz fonksiyonlarını artırarak, trabeküler ağdan debrileri uzaklaştırarak veya sağlıklı trabeküler doku oluşumunu biyolojik olarak uyararak dışa akımı artırdığına işaret etmektedir.[32,37,50,53,54] Yarattığı minimal hücre hasarı nedeniyle SLT tekrarlanabilirlik ve daha güvenilir olma gibi iki teorik avantaj sağlamaktadır.
SLT uygulamalarında kullanılan spot boyutu büyük olduğu için (400 μm) hekimin tedavi uygulanacak bölgeyi hedeflemesi ALT’ye göre daha kolay olmaktadır.[16] Ancak SLT’de ALT’nin aksine solma vb iz oluşmadığından spotları üst üste gelmeyecek şekilde uygulamak deneyim gerektirmektedir. Ayrıca açıdaki pigmentasyon miktarına göre uygulanacak enerji düzeyinin tespit edilmesi ve açının farklı kadranlarında farklı enerji düzeylerine geçilmesi, mümkün olan en düşük enerji düzeyini kullanılması deneyimle mümkün olmaktadır.
ALT’nin açık açılı glokomlarda kısa ve orta vadede etkili olduğu pek çok çalışma ile gösterilmiştir. ALT ile ilk başarı oranı %75-85 civarında olup ortalama %20 -30’luk GİB düşüşü elde edilebilir. Ancak bu ilk etki kalıcı olmayıp, etkinlik oranı 5 yılda %50-61, 10 yılda %32- 70 civarındadır.[55] Yakın yıllarda Agarwal ve ark.[56] primer ALT’nin 1 ve 5 yıl sonra hastaların sırasıyla %75 ve %65’inde kontrol sağladığını bildirmiştir. ALT’nin tekrarlanması halinde başarı oranı daha düşüktür (1 yıl sonra %30, 2 yıl sonra %15, 5 yıl sonra %10). Bunun sebebi glokomun ağırlaşması ve GİB’nın giderek yükselmesi olabileceği gibi, trabeküler yapılarda oluşan skar ve füzyona bağlı yapısal değişiklikler de olabilir.
Kısa ve orta vadede SLT, ALT ile benzer etki göstermektedir.[22,32,57,58] Tabak ve ark. aynı hastanın bir gözüne ALT, diğer gözüne SLT uyguladıklarında 1 ay sonunda GİB’nın eşit düzeyde düştüğünü bildirmiştir.[58] ALT ile SLT’yi karşılaştıran başka bir çalışmada 1, 6 ve 12 aylarda GİB düşüşü açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır.[59] Damji’nin yeni serisinde randomize olarak SLT ve ALT yapılmış hastalarda 1. yılda GİB kontrolü ve komplikasyonlar açısından bir fark olmadığı bildirilmektedir.[60]
SLT ile ALT’nin etkinliğini uzun dönem sonunda kıyaslayan çalışmalarda her iki lazer ile benzer GİB düşüşü elde edildiği bildirilmiştir.[18,22,41] Juzych ve ark. ALT yapılmış 154 göz ile SLT yapılmış 41 gözü izlediklerinde başarı oranı 1., 3. ve 5. yılda ALT için sırasıyla %68, %46, %32, SLT için %58, %38 ve %31 olmuştur.[41] Bu çalışma daha öncekilerle uyumlu olarak her iki tekniğin benzer etki gösterdiğini ve etkinin zaman içinde azaldığını göstermektedir.
SLT ilaç tedavisine adjuvan olarak kullanıldığında tedavi maliyetini düşürebilmektedir. Francis ve ark. 66 gözlük bir seride hastalarının bir yıl sonra ortalama 1.5 adet daha az ilaç kullandığını bildirmişlerdir.[36] Kanada’da 65 yaş üzerinde bireylerde yapılan bir araştırmada 180 derece primer SLT uygulamasının 2 ve 3 yıllık periyotlarla tekrarlanmasının primer ilaç tedavisine oranla birey başına tedavi maliyetini düşürdüğü belirlenmiştir.[61]
Yan etkiler açısından SLT ve ALT karşılaştırıldığında SLT yapılan hastalarda daha az ağrı ve ön kamarada daha az flare tespit edildiği bildirenler olduğu gibi,[62] SLT’de biraz daha fazla inflamatuar reaksiyon görüldüğünü bildirenler de olmuştur.[60] Şahsi tecrübemiz ALT’de işlem sırasında daha fazla rahatsızlık hissedildiği, SLT’in daha rahat tolere edildiği, ancak lazer sonrası dönemde SLT’de ön kamarada daha fazla inflamatuar rekasiyon görüldüğüdür. İlk 24 saatte GİB artışının her iki yöntem sonrası benzer olduğu bildirilmektedir.[62] Ancak trabekulumu yoğun pigmentli olgularda SLT sonrası GİB pikine dikkat edilmesi önerilmektedir.[24]
Özet olarak hem ALT hem SLT özellikle ilacını düzenli kullanmayan PAAG hastaları ile maksimal medikal tedavinin yetersiz olduğu, ama hastanın cerrahiye uygun olmadığı durumlarda ve primer tedavide etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilmektedir. ALT ve SLT’nin GİB düşürücü etkinlikleri benzer görünmektedir. SLT’nin temel avantajı spesifik olarak pigmentli hücreleri hedeflemesi ve ALT’de sık görülen termal veya koagulatif trabeküler ağ hasarının önlenmesidir. Bu nedenle teorik olarak SLT aynı gözde trabeküler ağda skar dokusuna yol açmadan birden fazla uygulanabilmesi avantajını taşımaktadır. Ancak SLT’nin tekrarlanabilirliği uzun süreli klinik çalışmalarla desteklenmeyi beklemektedir. Ayrıca SLT’nin psödoeksfoliatif glokom ve pigmenter glokomda ALT kadar etkin olup olmadığı ve optimum tedavi için açının ne kadarının tedavi edilmesi gerektiği konuları henüz araştırılması gereken konular olarak görünmektedir.
SONUÇ
KAYNAKLAR/REFERENCES
GİB düzeyi: SLT etkinliği temelde lazer öncesi GİB ile ilişkili olarak görülmektedir. SLT öncesi GİB ne kadar yüksekse tedavi o derece etkili olmaktadır. Bazal GİB 21 mmHg üzerinde olan olgularda daha fazla GİB düşüşü olmaktadır.[18,
Primer açık açılı glokom tedavisinde ALT 25 yılı aşkın süredir bilinen ve uygulanan bir yöntemdir. Ancak son yılarda ALT uygulamaları eski popülaritesini yitirmiştir. Bunun muhtemel nedenleri yeni ilaçların oldukça etkili olarak GİB düşürmesi ve ALT’nin etkinliğinin devamlılığıyla ilgili sorunlardır.
Lazer trabeküloplasti son yılarda eski popülaritesini yitirmiştir. Bunun muhtemel nedenleri yeni ilaçların oldukça etkili olarak GİB’nı düşürmesi ve ALT’nin etkinliğinin devamlılığıyla ilgili sorunlardır. Yeni bir uygulama olan SLT trabeküler dokuda koagulatif ve termal hasar oluşturmaksızın dışa akımı artırarak GİB’nı ALT kadar etkili düşürebilmektedir. SLT ile primer tedavide etkinlik ilaç tedavisi ile (monoterapi) benzer görünmektedir. Ayrıca SLT mevcut ilaç tedavisine ilave olarak GİB’nı daha iyi kontrol etmek amacıyla da kullanılabilir. SLT’nin etkinliği tıpkı ALT’deki gibi zamanla azalmakla beraber işlem dokulara hasar vermeksizin tekrarlanabilme avantajını taşımaktadır. Ön çalışmalar SLT’nin tekrarlayan uygulamalarının da etkili olduğu ve komplikasyonlara yol açmadığı yönündedir. Ancak işlemin en çok kaç kez uygulanabileceği henüz net değildir. Sonuç olarak SLT ilaçlara ve bazen de cerrahiye alternatif olarak güncel glokom tedavisinde yerini aramaktadır.